MOTİVASYONPLANLAMA

Bellek İhtiyaçlarınla Orantılı Olarak Gelişir

Değerli  öğrencilerim;  hayatınızın en  önemli dönüm noktasında  gençliğe ilk adımlarınızı  attığınız yerde yada  sonbaharın üfürdüğü rüzgar esintisinin götürdüğü yapraklara bakarken hayatta zamanın ne kadar çabuk geçebildiğini farkeden bir yerdesiniz .

 

Sınavlara hazırlanmanın  her zaman kritik noktaları vardır ve siz aslında her zaman  hangi sınav olursa olsun aynı motivasyonla derse çalışamazsınız  yada bazen bir dersi yada konuyu on dakikada anlarken bazen  başka bir konuyu  bir saatte anlarsınız . Sonra kendi kendinize dönüp  “ Allah Allah neden  bazen geç anlıyorum ki   “ dersiniz  işte karşınıza burada çıkan en önemli soru kendinizi nasıl yönlendirdiğiniz sorusu yada sorunudur.Dünyanın en zeki insanı da olsanız kural değişmez   yani bazen anlama  hızınız daha yüksektir bazen bilinmesi gereken teknikleri bilirsiniz ve belleğinizi en üst düzeyde kullanırsınız  bazen de paslanmış bir zihinden üstün bir verim beklersiniz ama önemli olan gerçeği bilmek  ve üzerinde nasıl bir çalışma yapılabileceğini düşünmek . İsterseniz gelin  bu konu üzerinde biraz düşünelim:

 

Her şeyden önce bellememiz gereken bir gerçek: Kötü Bellek Yoktur Belleği yaşanmış, işitilmiş ve okunmuş olan herşeyi sayısı hesapsız çekmecesi bulunan dev bir dolaba benzetebiliriz. Kullanacağımız bilginin çekmecesini açar, yardımcı bilgilerle destekleyebiliriz.

Ancak  her ne kadar böyle bir  gerçek varsa da bunu nasıl en aktif hale getireceğimiz  hesap edlim  bu noktada karşımıza  gerekçe faktörü çıkıyor.

Gerekçe, otomobilimizin deposuna koyduğumuz benzin gibidir. Yani sizi harekete geçirecek, güç verecek kaynaktır. Sonra sadece istemek kalır. İstemeniz marş motorumuzdur. Motor çalıştı mı, beyin motoru harekete geçer ve isteğimiz gerçekleşene kadar stop etmez.

BELLEK, GEREKÇENİN ŞİDDETİ ÖLÇÜSÜNDE GELİŞİR..

Verimli bir bellek için diğer adım keyfe bağımlılığı ve bağımsızlığı bir kenara bırakıp hedefe yürümektir.

‘Ah! Şu anda keyfim hiç yerinde değil. Birşey yapamam!’

‘Bugün çalışmak hiç işime gelmiyor’

‘Şimdi başka şeyler yapayım daha iyi’

Bu bahanelerin her biri işten kaçmaktan başka birşey değildir.

Ertelemek her ne sebeple olursa olsun, güvensizlik oluşturur.

İş yapmanın keyifle bir bağlantısı yoktur. Çalışmaya hiç de hevesli olmadığınız günlerde de önemli işler yapmış, buna karşılık yataktan kalktığımız zaman bazı günler hiçbir işe başlayamadığımız olmuştur. İnsanın keyfinin olup olmaması bağlayıcı değildir. Bu ruh haletini yenebilirsiniz; ama nasıl?

İlk Adım: Gelgeç hedeflere hedef olmayın. Çünkü bunlar zaman öldürme canavarından başka birşey değildir. Bellek gücünüzü artırmak istiyorsanız, işinize hemen başlamalısınız.

İkinci Adım: Her işe derhal girişin. Girişmek istediğiniz işe hemen girişmezseniz, kaybedersiniz. Erteleme (1 dakika bile olsa) yarın bir saat oluverir. Unutmayın.

Üçüncü Adım: Başladığınız her işin sonunu getirin. Şimdiye kadar yaptığınız şeylerin üstüne yatmanız için çok erken.Tamam belki  de lise yi çok iyi bir dereceyle bile biti

rebiliriz ama daha kazanacağınız çok önemli başarılar sizi bekliyor.

Özürlerin en göze çarpanı: ‘Öğrenmek beni yoruyor!’ ‘Yorulan beynimden arada bir istirahatı esirgememeliyim’. Nice insanlar, ‘durmuş’ ya da ‘yorgun düşmüş’ beyinden yakınırlar. Oysa böyle birşey yoktur.

Bellek dorukları yani hatırlama günün hangi saatinde olduğu, kişisel tecrübelerle bilinebilir. Psikoloji deneylerinin neticesi, saat 20.00 ile 22.00 arasında hatırlama gücünün ikinci doruğuna çıktığını saptamıştır. Birinci zirve uyandıktan sonraki 2 saattir.

Hiç unutmayın. Kendini ödüllendirme, bellek gücünü artırır. Kendini ödüllendirme geriye hatırlama için zaman ortaya çıkarır. Geriye hatırlamanın etkisi bellek verimini yükseltir. Her başarı zaten bir ödül olmakla birlikte ödüllendirme başarının artması demektir. Bir işe başladığımızda bizim kaçamak yaptığımız işler esasında birer ödüldür. Yani ödüllendirmek için çok masrafa hiç gerek yok. Sizin dikkatinizi dağıtan sebepler ne ise o sebeplerle kendinizi ödüllendirebilirsiniz. Bir fincan kahve, çay, telefon görüşmesi, sohbet birer ödüldür. Yapılan her işten sonra böyle bir ödülü hakettiğinizi unutmayın. Fakat bu ödül faslı, dikkati azaltmamalı. Mesela; iki bölüm olan tarih kitabının birinci bölümünü bitirip sinemaya gitmek ödül değildir. Çalışmanızı tümüyle tehlikeye sokan etkili bir dağınıklıktır. Yani ödüllendirme sizi oyalamaya iterek. Çalışmayı önlememeli.

Ayrıca ödülü geciktirmemelisiniz. Mesela; matematik dersinden yüz soru çözdükten sonra bir fincan çayı ödül koymuşsanız mutlaka bir saniye bile geçirmeden o çayı için; ama kesinlikle bir saniye önce değil. Çünkü gecikince ödülün etkisi azalacaktır. Ödüllendirmenin sınırı olmalı, hiçbir şekilde çalışmayı kesintiye uğratmamalıdır. Sonunda, doğru verilmiş kısa dinlenme araları zihinsel çalışma sonuçlarını hissedilir derecede iyileştirir.

Bu kısa arada geriye hatırlama vardır. Geriye hatırlama ile insan öğrendiği bilgiye yardımcı geçmiş yaşantısından o an öğrenmediği bilgileri hatırlayabilir.

. Kuşbakışıyla canlı bir genel izlenim edinin.

*Bütünü mantıklı, organik ve zihne kolay giren parçalara bölün.

*Her parçanın kendi içinde bir bütün oluşturmasına dikkat edin.

*Tek tek parçaları, düşünce bağlantısı yasasına göre birbirleriyle birleştirin. Bir manzumenin ezberini küçüklükten beri hep kıta kıta yapardık. Ama en etkili yol o değilmiş. En etkili olanı bütüne bir kuşbakışıyla bakmak kıtalararası bağlantıyı kurup zihinde bir harita çizmekmiş.

Öbür türlü hergün bir kıtasını ezberlediniz şiiri birgün okumanız gerektiğinde beyninizin stop edişini çok görmüşsünüzdür.

Bu konuda yapılan birçok deney ‘bütün metodu’nun kullanılmasının, ‘parça metodu’na oranla öğrenen kimseye yüzde yirmi bir zaman kazandırdığını kanıtlamıştır.

Bellek malzemeniz (mesela bir şiir) kısa ise bütün olarak öğrenin. Ama uzun bir ödev ise o zaman ödevi kuşbakışı gözden geçirin ve bölebildiğiniz en büyük parçalara bölün. Ancak bu bölünmeler de parçalar birbiriyle anlamlı olmalı.

Hafızanızın gelişiminde son menzile, insan zihninin en garip yeteneklerinden birini yardıma çağırmakla varılacak. Bu yetenek unutmaktır. O halde verimli bellek için son kuralı ‘Belleğinize önemsiz şeyleri yüklemeyin. Onları unutun’. Önemli şeyleri dahi hatırlamada güçlük çekmenizin sebebi bilincinizi zorlayan başka düşünceler tarafından rahatsız edilmesidir.

Belleği önemsiz şeylerden temizlemenin en iyi yöntemi tekrarlama ve uz okumaya dayanan öğrenme metotlarıdır. Eğer okuduğunuz veya duyduğunuz şey önemsizse, o zaman ‘her türlü tekrarlamadan kaçının’ Ivır-zıvır şeyler önemli olanların yolunu tıkayarak hatırlama yeteneğini zedeler.

Kasıtlı unutma, güvenilir bir belleğin temelini kurar.

HİÇ UNUTMAYIN:

*Kasıtlı unutma, kusursuz belleğin anahtarıdır.

*Zihninize önemsiz şeyleri yüklemeyin

*Önemliyi hatırlamak için doğru unutmayı öğrenin